7 Mart 2010 Pazar

"Hayvanlı" olaylar.




Merhaba sevgili okurlarım. Son dönemlerde yaptığım çeşitli incelemeler sonrasında, aslında çok yeni olmasa da gayet iyi ekmek getirebilecek olduğuna kanaat getirdiğim "hayvanseverlik" meselesinden biraz dem vurmak istiyorum bu yazımda. Tamam bazılarınız sevmeyebilir hayvanı mayvanı, haklı olarak. Ancak süper ekmek getirdiği de tarafımdan gözlemlenmiş bir olay. Hani kıllı hayvan sevmezsiniz kedi, köpek, lemur, at vs. gayet anlarım. Ama en azından balık olur, kaplumbağa olur, yılan olur, bir şeyler beslemelisiniz. Şimdi ekmek agetirebilirlik açısından hayvanları incelemeye başlayalım.


1- KUŞ

Efendim şimdi kuşlar çok da bir boka yarayan hayvanlar değildir bildiğiniz üzere. Özellikle sabahları olmadık saatte civip civip ötüp sinirlerinizi zıplatma olayları yüksektir. Ayrıca Egzotik bir papağanınız yoksa işiniz zor. Yoksa "cicikuş cicikuş babacık fenerbahçe piç piç piç vs." şeklinde konuşurmuş gibi yapan "boncuk" isimli muhabbet kuşunuzun resimlerini çeşitli platformlarda profilinize koyup da ekmek düşürme şansınız gerçekten ÇOK düşük. Ha ama şöyle heybetli bir papağanınız olursa ne ala. Merak uyandırır en azından. Hatta abartıp omzunuza alıp foto moto çekilin, işe yarar. Ama daha da abartıp, sokakta omzunuzda papağanla gezmeyin. Sonra geri yakalaması gayet zor oluyor. Yakalayana kadar da maymuna döndüğünüz içindir ki, fazla ilgi çekiciliği kalmıyor. o yüzden kuşların fazla ekmek yediremediğini söylemek gayet yerinde olacaktır.


2- BALIK

Hemen söyleyeyim, eğer piranha, köpekbalığı (öyle küçük değil, şöyle epey büyük müyük olacak, en az 55 cm) gibi manyak bir balık beslemiyorsanız işiniz zor. Kaldı ki bunları beslerseniz de işiniz zor. Akvaryum dediğimiz olay dünya para. Ayrıca huzur muzur verdiği de yok. Elinizi piranha dolu bir akvaryuma daldırdığınızda pek huzur bulacağınızı sanmıyorum. Madem piranha nız veya böyle onun gibi acaip manyak balıklarınız yok, "JAPON BALIĞI" denen şeye kesinlikle ümit bağlamayın. Asla ekmek getirmez! AS-LA! Ha ama japon balıklarıyla dolu bir akvaryumda o minik balık ağı misali şeyle balık avlaya avlaya eğlenmek gerçekten huzur verebilir bazı bünyelere. ya da at aralarına bi piranha, bak nasıl film oluyor. Ha ama bizim amacımız balık değil, cillik avlamak olduğu için, bu konuyu kapatıyorum. Demem şudur ki, balıktan ekmek YENMEZ!


3- Sürüngenler

Şimdi tabi yılanıdır, iguanasıdır, kaplumbağasıdır, bir ton çeşidi var bunların. Kaplümbağa dan pek ekmek gelmez zira ben 23 yıldır besliyorum. Tavsiye de etmem, kütük gibi yatar leğenin içinde. Sevimli bir yanı da yoktur. Öyle "aa kaplumbağalara bayılırım? seninki kaç yaşında? büyük mü :D:D:D" diyen bir hatun kişiyle de henüz karşılaşmadım. Kaplumbağayı geçin. iş yok.

İguana besleyen insanların da günden güne artmasının altında yatan sebep, hakikaten görüntü itibariyle heybetli bir sürüngen olan iguana nın, dişi kesiminde oluşturduğu merak tahminimce. Zira hiç bir numarası olmayan, bütün gün armut gibi duran ve süper yavaş hareket eden bir hayvanın, çeşitli meraklar gizemler uyandırmaktan başka bir özelliği yoktur kanaatimce. Ancak yine de diğer kertenkele çeşitlerinden daha iyi ekmek getirdiği doğrudur. Ha ben besler miyim?Hiç işim olmaz.

Evde yılan beslemek gibi olaylara giren arkadaşlarıma sadece akıl ve fikir diliyorum. Evinizde yılan olduğunu söyledikten sonra, "ya ben eve gitsem iyi olacak" cümlesini bol bol duyacaksınız. Hadi söylemediniz diyelim, evinizdeki yılan görüldükten sonra bir oduna sarılıp yatsanız daha iyi. zira büyük kıllanmalar yaşanacaktır. Yılan ekmek getirmez. Beslemeyin.

Timsah besleyecek arkadaşlara şarkıcı Hatice ve Indiana Jones misali olan eski kocası örneğini vermek istiyorum. Daha da bir şey demiyorum.


4- KÖPEK (it)

Eveeet! gayet ekmek yedirebilecek bir hayvandır köpek kısmı. Tabi apartmanda beslemesi derttir biraz, o ayrı mesele. Ancak pazar günleri caddebostan sahil gibi mekanlarda gezdirmeye çıkarttığınızda, bir sürü cillik ile tanışmanıza yardımcı olma ihtimali gayet yüksek. "Ay sen ne tatlı şeysin öyleeee :D:D:D:D:D" diye sevmeye yeltenenlerden tutun, dğer köpek gezdiren bayanlarla tanışmanız gayet olasıdır. Hatta biraz denyoysanız (ki bu durumda olun) tasmasını bırakın, coşsun, sağa sola gitsin etsin. siz dıravdan kızgın bir sesle "SİTİİVIN OĞLUM GEL BURAYA!" diye 2-3 bağırın yeter (stiivın sadece örnek isimdi. sakın "arap gel tuu kıs kıs kıs" yapmayın!). "merak etmeyin bişey yapmaz, oynuyor sadece" cümlesini bol bol kuracaksınız, sakın ola sıkılmayın. Hayvan beslemenin size açtığı kapıların en büyüklerinden birini açandır köpek. Tabi manyak gibi pitbull falan beslerseniz işiniz zor. Kadın kısmının "ay ne tatlıııı" diyebileceği türden köpekler işinizi kolaylaştıracaktır. Husky falan güzel ekmek getiriyor. Kaniş beslemeyin zaten, hiç gerek yok. Cocker hala iş yapar. İngiliz seteri iyidir. Kangal korkutur. Labrador fazla coşkun ve denyo yapılı olduğu için iyidir. Köpekte ekmek vardır.


5- KEDİ (Garanti Ekmek)

Açıkça söylemem gerekirse, şu 27 senelik hayatımda "kedi" denen hayvandan hoşlanmayan sadece "İKİ" tane bayan tanıdığım ve onların da kaideyi bozamayacağından emin olduğumdan dolayı rahatlıkla söyleyebilirim ki, "kedi her kapıyı açar". Ancak tabi kedinizi sokağa çıkartıp, köpek örneğinde olduğu gibi denyo denyo oyunlar oynatma şansınız olmadığından dolayıdır ki bu kediden gelecek ekmek, biraz da internet üzerinde yapılacak türlü salvolara bağlı.

Efendim ülkemiz forum cenneti. binlerce forum, binlerce kedi içerikli başlık maşlık vs. dolu. sadece forum sitelerinde değil, ekşisözlük olsun, facebook olsun vs. kedi sevmek, kedi sevenler vs. tarzı bir ton şeyle dolu. Özellikle facebook üzerinde kediniz adına bir hesap açıp 2-3 şekil şükül resmini koyarak yiyebileceğiniz ekmeklerin haddi hesabı yok.

Ha kedi beslemenin süper zorlukları var tabi. Tüyüdür, kılıdır, kısırlaştırılmamışsa sağa sola fışkırttıklarıdır vs. zor meseleler bunlar. Ama kesin ekmek garantili olacağı için besleyin. Alerji durumu yaparsa Clarinase isimli ilacı kullanın. şöyle 1-2 kullandıktan sonra ne alerji kalıyor ne bir şey. Ayrıca bu ilaç alkolle beraber de alınabiliyor, ki bence en paşa özelliği de bu.

Kedinizin ne kadar cins olması önemli değil, bayan kısmından daha az cins olacakları kesin zira. Kedi ile yapabilecekleriniz o kadar fazla ki av yollarında, anlatmakla bitmez. Yani misal, kedinizi alıp bir hatunun kapısını bile çalsanız, evin demirbaşı olma ihtimaliniz gayet yüksek. Evet kulağa saçma geliyor, ancak avladıklarınızın bayan kısmı olmasından dolayı, bu tarz saçmalıkların artık gayet NORMAL olduğunu bilmeniz gerekir.

............................................................................


Şimdi bazı öneriler:

* Facebook vs. platformlarda "Hayvansever" gruplara üye olun. O kadar çok bayanı ancak Post Rock ile alakalı gruplarda görebilirsiniz zira. Hatta daha fazlası bile var. emin olun. Hafiften kazıyın. Kesinlikle pişman olmayacaksınız. (Sevgili Andaç Esgel'e sevgi ve saygılarımla)

* Yine Facebook üzerinde, foto albümlerinizde hayvanla mümkünse böyle beraber çekildiğiniz, sevgi dolu (en az) bir fotografınız olsun. "aaaaayyyy yerim onu beeeenn" diye gelenler, belli bir süre sonra hedeflerini değiştirecektir. bundan emin olun. (Timsah veya piranha besleyen arkadaşlara da sevgiler saygılar. hohho)

* Domuz beslemeyin.

* "Çiftleştirmem Lazım" bahanesiyle çeşitli yerlere ilan vererek bir sürü bayan ile tanışmanız olası. Ama tabi biraz resmi muhabbet yaparlar başta. Orada iş sizin biraz laf cambazlığınıza kalıyor. Zira bu muhabbetten iyi ekmek yiyen avcılar tanıdım zamanında. Boşuna "Kedi Köpek besleyin" demiyorum. yılanınızı çiftleştirebilecek bırakın hatunu, insanı bulmak neredeyse imkansız. Ayrıca pet shop larda çalışan bayan kısmı da pek az. o yüzden kedi köpek gibi kıllı hayvanlardan vazgeçmeyin.

* Eğer bir çiftliğiniz varsa ve at besliyorsanız, zaten şu hayatta volenin kralını vuruyorsunuz demektir. o yüzden bu sitenin size hiç bir faydası olmayacaktır. gidin atınıza binin.

* semender besleyip de gol atanı hiç görmedim. varsa öyle biri, ofisime gelsin, madalyasını takdim edeyim.

* cidden kızın kapısına kediyle gidin. olacaklara siz de inanamayacaksınız. hayır hayvanlı değil, konulu kategorisine giriyor bu.




son olarak, Rizeli site yöneticimiz KEMAL BEY'in de dediği gibi,

"Hayvanları sevin oğlum bak, onlar da bir insan gibi sayılırlar"



..



sevgilerimle,


Erhan Kabakci, 1974 - Alaska


1 Mart 2010 Pazartesi

..Ve Sahalara Dönüş


Merhaba sevgili okurlarım. Kesat geçmesiyle ünlü kış mevsimini yavaş yavaş geride bırakıp, gelen mart - nisan aylarından kaynaklı olarak büzük yaylarının iyice gevşeyip avdan ava koşacağımız günlerin yaklaşmasıyla beraber, sahalara dönme vaktimizin artık geldiğini düşünüyorum.

Şimdi diyeceksiniz ki, "abi ne zaman çekildik ki sahalardan? zaten 7/24 her platformda tırmalıyoruz?". Tamam canım tırmalayabiliyorsunuz, anlıyorum. Peki bu muhteşem tırt ve kesat kış mevsiminde kazancınız ne yönde gelişti? Evet cevabı hepimiz biliyoruz. VERİMSİZ! Ha tamam herkesin durumunun verimsiz olmasını, direkt olarak kış mevsiminin tırtlığına bağlamak biraz yanlış görünebilir sizlere, ama eğer genelleyen "ben" isem, bunun yanlış görülmesi gereken bir yeri olduğunu sanmıyorum. Benden daha çok da bilmiyorsunuz sonuçta değil mi?

Bundan önce yazdığım son iki yazıdan da anlayabileceğiniz üzere, son uzun beraberliğimin oldukça tırt bir şekilde bittiğini farketmişsinizdir. Bu bitişin ardından toparlanma süreci tabi ki epey sancılı, alkollü, selahattin özdemir'li, ümit besen'li vs. li oldu. Ama işte sahalara dönüş sürecimi engelleyen bir sürü unsur oldu, beraberliğim süresince yaptığım kerizliklerden kaynaklı olarak. Şimdi öncelikle sizlere "ilişkiniz sırasında" aklınızda bulunması gereken bazı şeyleri belirtmek istiyorum.



- İleride sahalara geri dönüş ihtimalini ASLA unutmayın!

Tamam iliişkiniz gayet hoş normal gidiyor. Sizi herkesten kıskanan, konuştuğunuz her arkadaşınız için "kim o kız! KİİM KİİİİM!" diye başınızın etini yiyen, amaçsızca "onu sil istemiyorum, bunu sil istemiyorum" diyen, siz uyurken msninizi açıp ne kadar kız varsa hepsini silip engelleyen GAYET NORMAL bir sevgiliyle GAYET NORMAL bir ilişki yaşıyorsunuz. Eğer biraz da kerizseniz -ki bence öylesiniz- zaten Mutlusunuz! İlişkinizin hep o mega saflıkta gideceği gibi mükemmel yalanlara inanmışsınız. Bir gün o bitmez sandığınız ilişki bitince geri dönmeyi tasarladığınız sahaları artık yerinde bulamayabilirsiniz. Çünkü elinizde avucunuzda olan bütün kartları, o eski lanet olası manitanız yırtmıştır. Eh noldu? ELDE VİTESLE KALDINIZ!

Demem şudur ki, bir ilişki yaşarken, bir gün biteceğini düşünüp hareket edin. Elinizdeki kozları harcatmayın, gizli kapaklı dursunlar bir yerlerde. Gün gelir, lazım olur. Hayır size kalkıp manitayı aldatın, günah işleyin, itlik yapın demiyorum tabi. Ama ne olursa olsun ihtimalleri es geçmeyin. Unutmayın ki mal gibi güvendiğiniz o sevgiliniz, yeni manitayı kesinleştirmeden sizden ayrılmayacaktır. Siz de mutlaka yedekte bir şeyler tutun. En azından belirli bir süre zaman geçirirsiniz. yeni bir NORMAL SEVGİLİ bulana kadar.



- "Hadi diyelim döndük sahalara"

Bir çok dönüş şekli vardır arkadaşlar. Ortamlardan ortamlara koşmak olsun, facebook üzerinden haraslamak olsun, forumlarda takipler olsun, "kanka bi ara ortama çağırsana o kızı, ben bi konuşursam olur o iş" demeler olsun, olsun da olsun. Önemli olan burada hedeflerinizi seçmek. Mümkünse eski sevgilinizle alakası olmayan, eski ilişkinizi bilmeyen etmeyen birini seçin. "aaa sen x den ne zaman ayrıldıııı???? çok yakışıyordunuuuzz?" tarzı tepki veren birine, bir de ilişkinin nasıl TIRT bittiğini anlatmak size eksi puan olarak geri dönebilir. Ha tamamen suçu karşı tarafa yükleyip, "ben onu sevmiştim ama layık değilmiş:(" tarzı Kartal Tibet ajitasyonlarını hala yiyen var mıdır bilemeyeceğim. Yoktur sanırım. O yüzden demin belirtttiğim gibi, hedefiniz tamamen yeni olmalı.

Gözünüze yeni kestirdiğiniz cillik ile iletişim kurmayı başardığınızda kendinize oldukça hakim olmanız gerekiyor. Biten ilişkinin ardından geçen belirli zamanın etkisi olan YANGININIZ, çeşitli şekillerde kontrolünüzü kaybetmenize mahal verebilir. Mümkün olduğu kadar kontrollü ve AZ ALKOLLÜ olun. Evet az alkollü olun yoksa saçmalayıp, avın kaçmasını sağlarsınız. Ve ADAM arkadaşlarınızla sokakta içip "uff şu geçen kıza bak kanka, lan bi de yanındaki herife bak püüü ben böyle adaleti.." demeye mahkum olursunuz. O yüzden, kontrolünüzü kaybetmenizi sağlayacak şeylerden uzak durun. (hele rakı konusunda daha hayvan gibi dikkat edin)

Tamam cillik kafese girmek üzere diyelim. Muhabbet sohbet güzel. Böyle msn den hisli şarkılar markılar yolluyorsunuz birbirinize. SAKIN AMA SAKIN, eski sevgilinizle alakalı, onunla aranızda anısı manısı olan bir şarkı atmayın. Çünkü (tabi ki alkollü olacağınız için) bir denyoluk edip eski sevgilinizin muhabbetini açabilirsiniz yanlışlıkla. BUNU YAPMAYIN! bu çok önemli bir detay. Gole giden topu auta değil, taca atarsınız, gol şansından epey uzak bir noktaya hem de. Ve malesef Ogün Temizkanoğlu gibi de uzun taç vuruşu kullanacak bir oyuncunuz yok. eski sevgili ve eski ilişkinin esamesi okunmamalı. Yeni cillik sorarsa eğer, kısa ve üstü kapalı cevaplar verilmeli, bunları konuşmanın gereksiz olduğu vurgulanmalıdır bir şekilde.


- Önemli Av Sahaları

Sahiller:

Daha önce mart-nisan aylarının gelişiyle gevşeyen büzük yaylarından bahsetmiştim. Valla ne desem boş dostlar. Havalar düzeliyor, sahillere akacağımız günleri iple çekmiyor değilim. Caddebostan sahil in o muhteşem AV SAHASI, her sene olduğu gibi bu sene de favori saham olacak gibi. Moda sahilde eskiden fena değildi, yani şöyle bir 7 sene öncesine kadar az ekmeğini yemedim değil. Ama orada olanlar genelde daha düşük, daha kenar cillikler. Tek kullanımlık. O yüzden moda sahil i pek öncermem, Caddebostan varken.


Sokaklar / Açıkhava Mekanlar:

Bence bu sigara yasağı gayet hayırlı bir iş oldu. Mekanlar sokaklara taştı. Zaten sokakta takılan insanlarla, mekanlara takılan insanlar bir araya geldi falan. Sokaklar neşelendi. Özellikle Kadıköy Barlar Sokağı bu sene istisnasız favori sokak. Yıllardır takıldığım kadıköy ün günden güne cillik potansiyelini arttırdığını biliyordum ancak, son 1 ayda gördüğüm manzaralar, beynimi çıldırmamı sağlamaya yetti. Kadıköy Barlar sokağı! Ekmek için çok ideal adres!
Taksimi oldum olası sevmiyorum. Ne sokakları sokak, ne mekanları mekan. Ayrıca o denli kalabalıklar arasında av çok zor. Konsantrasyon sorunu çekmek olası.


Kapalı mekanlar / Barlar / Pavyonlar:

Allah kolaylık versin. Burada en güzel avlanabileceğiniz yer, mekanın "sigara içilebilen" bölümüdür. ki zaten genelde millet o dapdaracık balkonumsu yerde takılacağı için,itiş kakış arasında avınıza ulaşmanız da zorlaşabilir. Ha ama şöyle bir güzelliği var, ki işe yarıyor. Avınızı kuntiz kuntiz izledikten sonra, sigara içmeye çıktığı anda peşinden çıkıp inceden gazeli çekebilme şansınız var. Tabi bunu yaparken de alkol duvarını aşmamanız lazım. Yoksa ismini sorarken yanlışlıkla geğirip, her şeyi mahvedebilirsiniz, dikkat edin. Aşmayın.


ve Facebook!

Bu alemde Ekşisözlük, Alternatip ve Sosyomat tan yediğim ekmeği hiç bir yerden yiyemem sanıyordum, ta ki facebook un uçsuz bucaksız ağı her bir şeyi kapsayana kadar. Paralı üyelik yapsalar, alırım şerefsizim. Artık ne ekşi nin, ne alternatip in, ne de sosyomat ın hiç tadı madı kalmadığı için (hele sosyomat tam sapıttı), facebook hala işe yarıyor. Facebook üzerinde avlanma tekniklerini zaten biliyorsunuz. Aslında tekniğe mekniğe de gerek yok artık. Biraz özgüven, biraz çenebazlıkla vurabileceğiniz onbinlerce hedef var. Yani barlarda pavyonlarda dünyanın parasını verip alacağınız içkiyi içerek, 3 saat dil dökerek kafesleyeceğiniz cilliği, buradan, daha zahmetsiz ve ekonomik yolla düşürüp, buluştuğunuzda, mekanlara gitmek yerine, sahile mahile götürüp, daha ekonomik bir başlangıç yapabilme şansınız var. Sonra "ulan o kadar mojito aldık karıya, hala tık yok" diye gece beyninizi yemezsiniz :)


Evet arkadaşlar "sahalara geri dönmek" ile alakalı anlatmak istediklerim şimdilik bu kadar. sorularınız, görüşleriniz ve önerileriniz için bana nasıl ulaşacağınızı biliyorsunuz. Hepinize bol avlı, bol etli, bol skorlu günler.


Sevgilerimle,


Erhan Kabakçı, 1989 - Malmö